yer
hindistan, başkent delhi'deyiz,
bir kalabalık bir kalabalık sormayın. dervişler, dilenciler, atlarla dolaşan
kırmızı kıyafetli ingiliz askerleri, her yer toz ve curcuna. yani
coğrafyanın ingiliz kolonisi olduğu yıllar.
ingiliz
hükümeti bölgedeki zehirli kobralardan çok çektiğinden cin fikirli birinin
aklına bir fikir gelir.
"lan
biz ne uğraşıyoruz amk! her ölü kobraya para verelim bu fakir hintliler para
için hepsinin soyunu kurutur ellaham!" der ve kampanya başlar. önceleri
çok iyi gider kampanya. ancak cin fikirli sadece ingilizler değildir, hintli
cin fikirli ise "lan olm bu dangalaklar her ölü yılana para veriyor o
zaman biz yılan besliyek amk! tee ormana kim gidecek kobra bulmaya, hem
tehlikeli olm o iş. çiftlik kurak amk ehuehuehe" der ve gerçekten kobra
beslemeye başlarlar. beslemek ne kelime üretime başlarlar. offf paralar gani
gani.
keklendiklerini
anlayan ingilizler ölü kobra başına verdikleri para ödülü kampanyasını bu
üretimi engellemek ve daha fazla salak yerine konmamak için sonlandırırlar.
ve
ne olur sizce? "madem para kazandırmıyor bu kobralar, salın gitsin amk
hepsini" der hintliler ve her taraf ilk durumdan çok daha vahim şekilde
kobra kaynar. yani kobra popülasyonu büyük artış gösterir. azaltalım derken tüy
dikilmiş olur. işte bu duruma kobra etkisi
denir.
benzer
bir durum fransız kolonisi olduğu yıllarda vietnamda yaşanır. farelerden çok
çeken fransız hükümeti, fare başına ödül koyar. ancak binlerce ölü fareyi ne
yapsın, der ki fare kuyruğu getirin yeter der. bir süre iş görür bu ancak
fransızlar bir de bakarlar ki sağda solda kuyruksuz binlerce fare dolaşıyor.
meğer halk yakaladığı farenin kuyruğunu kesip serbest bırakıyor ki gitsin
üresin çoğalsın da para kazandırsın.