30 Aralık 2014 Salı

80'lerde Çocuk Olmak

Çok büyük bir hediyedir seksenlerde çocuk olmak. Her insan evladına nasip olmaz. Hele 90larda 2000lerde çocuk olanlarla kıyaslarsanız farkı çok daha iyi anlarsınız.

Leblebi tozu ile büyümüştür bu nesil. Bakkallarda kırtasiyelerde minik plastik kaplarda üstüne naylon kap geçirilip paket lastiği ile tutturulmuş halde satılır ve içinden çıkan ufak pipetle çekilirdi o leblebi tozu. Ne gariptir değil mi, hiçbirimiz bu ucuz plastik kaplı nasıl şartlarda yapıldığı belli olmayan şey yüzünden kanser olmadık.

Play stationları, bilgisayarları ipadleri, telefonları yoktu bu neslin. Bunun yerine arkadaşları vardı sokaklarda. Dizleri ve dirsekleri yara berelerle ve hiç bitmeyen kabuklarla dolu idi. Ama kimse halinden şikayetçi değildi. 

Meybuzu vardı bu neslin.O çok kansorejen naylonların içinde boya katılıp dondurulmuş buzun yıllarca müptelası olduk. Çileklisi her zaman favorimdi. Ha unutmadan söyleyim, gene hiçbirimiz bu sırf şeker ve boya içeren ve hatta ne şartlarda yapıldığı bilinmeyen bu maddelerden dolayı kanser olmadık.

İşin garip yanı her türlü şekeri şekerlemeyi götürürdük, çayı şekerli içer, bir oturumda yarım ekmeği götürürdük lakin hiç birimiz obez olmazdık. Belkide bilgisayar başında değilde sokaklarda olduğumuzdan olabilir cevabı.

Ödevini bitiren bitirmeyen sokağa çıkar akşam ezanınına kadar oynardık. En çok tek kale futbol favorimizdi. Sağdan soldan bulduğumuz taşlardan kale kurardık. Ve yok gol oldu-olmadı, yok tam taşın üstünden geçti geçmedi kavgalarına tutuşurduk saatlerce. Ama maç bittiğinde asla evlerimize küs dönmezdik.

Salçalı ekmek favori idi o yıllar. Birinin annesi balkondan çağırır herkese salçalı ekmek verirdi. Şimdi en güzel lokantada en iyi menüyü yesem aynı tadı alamam kesin. Aynı bardaktan 10 çocuk terli terli su içerdik. Ne hikmetse gene hasta olmazdık. Otuz yaşıma geldim, cocukken 1 kere nezle olduysam son yıllarda nerdeyse 3 ayda 1 oluyorum. Ne tuhaf değil mi?

Ağaçlar o zamanlar tırmanmak, dönem tabiri ile bahçeye dalmak için vardı. Ve mutlaka aynı ekipten fırlama bir kişi meyveler toplanıp sessizce oradan uzarken "bahçeye dalan vaaaar" diye bağırır ve herkesin messi edasıyla koşmasına neden olurdu. Bu bir yana boyumuzun 20 katı ağaçlara tırmanır, oramızı buramızı çizer düşerdik ama gene de bir şey olmazdı be yahu.

Google yerine temel britanicalar meydan laourusse lar vardı. Ne zordu ödev hazırlaması. Beyaz a4 kağıda araştırıp bulduğumuz konuları inci gibi yazardık adel marka tükenmez kalemlerle. Kopyala yapıştır gençliği olamadık çok şükür. 

Misketlerimiz vardı renkli renkli. Bir de turbo sakızdan çıkan araba kağıtlarımız. Misket oynarken onları da ortaya koyar da oynardık. Yenen tüm hepsini alırdı. Kaybeden ağlamazdı, mızıkçılık yapılmazdı. Yenilgi şimdiki gibi kabullenemez değildi. Çünkü yenildiğimiz kişiler rakiplerimiz değil arkadaşlarımızdı.

Susam sokağımız vardı. İkindi vakti eve koşar TRT yi açar onu izlerdik. Dünya dururdu bizim için. Gez dünyayı, açılır her kapı, işte susam sokağı melodisine nasıl da güzel eşlik ederdik.

Semtine göre değişkenlik gösteren fakat genelde çarşambaları olan meyve sebze pazarlarımız vardı. Annelerimiz ile birlikte giderdik. Ne severdik o pazar arabasını sürmeye. Ferrari sürsek şimdi aynı hazzı verir mi şüphelerim var.

Sokakta fútbol oynarken biri topa abanır top caddeye kaçar bizde topun peşinden cadde boyu arabalara paralel koşardık. Ne cesaret imiş. Fakat gene şaşırtıcıdır ki, hiçbirimize araba da çarpmazdı.

Kağıttan gemi kurbağa ve uçaklar yapardık. Uçakları balkondan aşağı nasıl da sallardık. İyi yapılan uçak nasıl da süzülürdü havada. 

Köylerimiz vardı o zamanlar hepimizin. Bayram seyran geldi mi köylerimize giderdik. İlk işimiz elimize kazma küreği alıp çukur kazmak ve içini su ile doldurmak olurdu. O zamanlar çocuklar için toprak çamur oyuncak idi, şimdikiler için kir pis.

Neden yazma gereği duydum bu yazıyı, asıl konuya geleyim. Yoksa daha sabaha kadar o yılları anlatsam uykum gelmez. Bizleri bugünkü çocuklardan ayıran çok önemli bir şey var. Daha doğrusu çok şey var ama biri çok önemli. Bizler özgürdük. Bizim zamanımızda kirlenmek gerçekten güzeldi, şimdi ise kirlenmek sadece reklamlarda güzel. Çünkü üstümüz kirlenirken ruhlarımız kişiliklerimiz özgürleşiyordu. Şimdi ise çocukların üstleri kirlenmesin diye ruhları-kişilikleri köleleştirilmekte.