Geçmiş
zamanın kudretli hükümdarı Nemrut, kendisinden başka otorite kimseyi
tanımamaktadır. Herkesin kendisine tabi olmasını istemekte ilahi kudreti inkâr
etmektedir. Hazreti İbrahim’in doğru yola davetini yanlış anlamış, onun kendi
makamında gözü olduğu kanaatindedir. Halkın büyük sevgi ve saygı gösterdiği Hz.
İbrahim’i ortadan kaldırmaya karar vermiştir.


O
sırada gökte, minik bir kuş ağzında küçücük bir damla su ile telaşla uçarak
gidiyormuş. Hem de boyu göklere varan cehennemi ateşe doğru. Başka bir kuş onun
bu telaşını görüp hemen yanına yanaşıp sormuş:
"Bu
acelen niye, nereye böyle?" Ağzında bir damla su taşıyan kuş o bir damlayı
dökmemeye çalışarak,
"Duymadın
mı? Nemrut, İbrahim’i ateşte yakacakmış. İşte ateşin olduğu yere,
söndürmek için su göturüyorum." demiş. Bu sözleri duyan kuş kendini
tutamayarak kahkahalarla gülmeye başlamış:
"Sen
dönüp yüzünü şu ateşe, hiç bakmadın mı? Ne kadar büyük. Senin bir damla
suyun ona ne yapabilir ki? " diye sormuş… Su taşıyan
kuş:
"Olsun, hiç olmazsa dost mu?-düşman mı? Hangi taraftan olduğum belli olsun." demiş
Hiç olmazsa HZ. İbrahim’i sevdiğimizi ispat için çalışır, koşarız. Oraya
varamazsak bile küçük kuş gibi bu yolda ölürüz.
Asıl mesele her türlü olumsuz şartlara rağmen doğrunun, mazlumun ve haklının yanında olabilmektir.
Asıl mesele her türlü olumsuz şartlara rağmen doğrunun, mazlumun ve haklının yanında olabilmektir.
Nemrut
mu ne olmuş? Bence hiç önemli değildir. Dünya bir misafirhane ve dolup boşalan
bir handır. Bir imtihan yeridir. Burada cereyan eden olaylarda insan için
sayısız ibretler vardır. Herkes ibretleri ve dersleri görüp anlayamayabilir.
Anlamak için de imani feraset lazımdır.
Nemrut zulümlerinin hesabını ahirete de kalmadan vermiştir. Burnuna
giren bir sivrisinek onu öldürmüştür.